Ergen
Sorunlar ve Bozukluklar
Ergenlerde Alkol ve Madde Kullanımı
Araştırmalarda ergenlikteki alkol ve madde kullanımının yetişkinlik dönemindeki alkol ve madde kullanım şeklini belirlediği gösterilmiş. Ergenlerde madde kullanımı daha çok deneme ya da kötüye kullanımı tarzında olduğu için, yetişkinlerde uygulanan bağımlılık kriterlerinin hepsini kullanmak geçerli bir yöntem olmayabilir. Ergenler kendi kimliklerini oluşturmak ve bağımsız bireyler olmak için pek çok davranış denerler. Bu sadece ebeveynlerden bağımsız olmak için değil, özerk birer birey yani yetişkin olmak için yaptıkları girişimlerdir.
Madde kullanımı da ergenlerin bu dönemde denedikleri davranışlardandır. Madde kullanmak çoğu zaman bağımsızlık ve özerkliğin simgesidir. Gelecekte hangi çocuğun madde kullanıp hangi çocuğun kullanmayacağı kesin olarak bilinmese de bazı bilimsel veriler ile tahmin edilebilmektedir. Çocukluk çağında sık rastlanan ve tedavi edilmemiş, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, davranış bozuklukları, karşıt-olma ve karşıt gelme bozukluğu, çocukluk çağı depresyonları gibi psikiyatrik durumların ileride madde kullanımı açısından riskli olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Bunlar dışında cinsel ihmal ve istismar, aile ile yoğun çatışma, ailede madde kullanan bireylerin olması, okuldaki başarısızlık, düşük sosyoekonomik düzey, maddelere kolay ulaşabilme de risk etkenleri arasında sayılabilir.
Ergenlik Dönemi Özellikleri
Bu dönemin sınırları tam olarak belirlenememekle birlikte, 11-12 yaşlarda başladığını öngördüğümüz yaşlar, toplum koşullarının ve uyaranların etkisiyle 9-10 lara inebilmektedir. Ergenlik dönemi erken, orta ve geç olmak üzere üç alt evreye ayrılır. Bu evreler, ergen bireyin hangi yaşta hangi gelişimsel sorunlarla uğraştığı hakkında genel bir fikir verir:
Erken evrede (Ergenlik Fırtınası olarak adlandırılır) (12-14), çocuk kimliğinin kaybı ve beden görünümünde değişiklikler başlar. Kimlik mücadelesi gelişmeye başlar. Sınırları test eder. Ebeveyn otoritesini sorgulamaya ve karşı gelmeye başlar. Onların mükemmel olmadıklarını anlar, ebeveynleri dışında da sevecek kişiler arar. Huysuzluk ve çocuksu davranışlara dönme eğilimi vardır. Yakın arkadaşlar önem kazanır; arkadaş grupları giyim tarzını ve ilgi alanlarını etkiler. Aynı cinsiyetten arkadaş ve grup aktiviteleri tercih edilir. Cinsel gelişimde kızlar erkeklerin önündedir. Bir yandan utangaçlık, mahcubiyet gösterirken, diğer yandan gösteriş yapma eğilimleri de olabilir. Kişisel gizlilik gereksinimi ve bedenle denemeler başlayabilir. Merak ederler, riskli maddeler deneyebilirler. Normal olma kaygıları vardır.
Orta evrede (Özdeşim dönemidir) (14-17), entelektüel uğraşlar artar, cinsel ve agresif dürtülerini yaratıcı alanlara dönüştürebilirler. İdealler geliştirip rol model leri seçer ve amaç belirleme yeteneğinde artış olur. Kendilik algısında zayıflık ile geçek dışı yüksek beklentiler arasında gidip gelebilirler. Bedenle ve görünümle ilgili aşırı uğraşları olabilir ve bedenine yabancılık hissedebilirler. Bağımsızlık mücadelelerini ebeveynlerinin engellediğinden yakınmaları sıktır. Ebeveynleri küçümseme eğilimi ve emosyonel olarak onlardan uzaklaşma çabaları doğaldır. Ebeveynlerden ruhsal olarak ayrılma sonucunda üzüntü dönemleri yaşayabilirler. Karşı cins arkadaşlık ilişkileri ve grup ilişkilerine yönelme vardır. Grup kimliğinin önemi giderek artar. Arkadaşlık ilişkileri, erken ergenliğe göre daha yüzeyel ve güvensiz olabilir. Günlük tutmayı da içerebilen, iç yaşantılarını inceleme gereksinimi vardır. Cinsel çekicilikle ilgili kaygıları olabilir. Aşk ve tutku hisleri konusunda sık değişen düşünceler görülebilir. Eşcinsellik korkuları olabilir.
Geç evrede (Kimlik ve rol bütünleşmesi) (17-19) Daha sağlam kişilik yapısı, doyumu erteleyebilme, duygusal sabitlik gelişir. Duygularını sözel olarak anlatabilme ve mizah yeteneğinde artma vardır. Kapsamlı düşünebilme yeteneği gelişir ve kalıcı ilgiler başlar, mesleğe yönelir. Amaçlar belirleyip bu yolda ilerleyebilir; bağımsız olarak kararlarını alabilmeye başlar. Kişisel saygınlık ve kendine güvene önem verir. Başkalarına ve geleceğe duyduğu ilgi artar ve yaşamdaki rolünü düşünmeye başlar. Kültürel gelenekleri kabullenme eğilimi olur. Ciddi ilişkilerle ilgili kaygıları vardır. Cinsel kimliğini netleştiri. Tutku ve aşk duyguları geliştirir.
Ergenlerde Ruhsal Muayene (Psikolojik Değerlendirme)
Psikiyatri belirti ve duyguların çoğu normal davranışlardan köken alır ve insan davranışındaki normalden patolojiye kadar olan bölümündeki bir noktayı temsil eder. Bu nedenle psikiyatrist, davranışsal ve duygusal belirti ile bulguları tanımak ve tanımlayabilmek zorundadır. Muayene sadece değerlendirme görüşmelerinde olan biten demek değildir. Ergen ile doğrudan ve dolaylı olan her iletişimin ne anlama geldiği sorgulanmalıdır.
Örneğin, çocukluk döneminde dikkate ilişkin bir sorunu olmadığı halde yaşadığı karmaşa nedeniyle son aylarda dikkatini derslere veremeyen ve bu nedenle okul başarısında düşme yaşayan bir genç ve hatta ailesi ısrarla dikkat eksikliği sendromuna yakalandığını söyleyebilir ve kendisine dikkatini toplayıcı uyarıcı ilaçlar verilmesini istiyor olabilir. Ancak burada, gencin yaşadığı çatışma ve endişelerin dikkat sorunlarına yol açabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Kendisini hüzünlü ya da isteksiz hisseden her genci depresyonda olarak değerlendirmemek gerekir. Ergenlik dönemindeki kafa karışıklığı, kimi zaman sıkıntılı bir ruh haline, kimi zaman boşluktaymış hissine, kimi zaman isteksizlik hissetmeye neden olabilir. Ancak 2 haftadan uzun süren, değersizlik ve yetersizlik duygularının eşlik ettiği durumda depresif bozukluk değerlendirmelidir.
Ergenlerde ruhsal muayenedeki önemli bileşenlerden biri de aile ile ilgili düşünce ve çatışmalarıdır. Bu çatışmaların sağlıklı olduğu durumların yanı sıra, bir kısır döngüye yol açan iletişim sorunları iyi değerlendirilmeli, ailedeki bir sıkıntıyı yansıtabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin anne ve baba arasındaki iletişim problemleri arasında kalma durumları gibi.
Ergenlerde Depresyon
Ergenlik yaşam döngüsü içinde depresyonun sık olarak görüldüğü bir dönemdir. Diğer dönemlere göre şiddeti ve riskleri de yüksektir. Ergenlik ile birlikte depresyonun yaygınlığı kızlarda erkeklere nazaran artış gösterir. Ergenlik depresyonunun en belirgin özelliği ise kızgınlık ve öfkenin varlığıdır. Ergenler, içinde bulundukları dönem itibariyle duygu, düşünce ve ilişkilerinde ani değişiklikler yaşarlar. Depresyondaki ergenler bu değişiklikleri daha hızlı yaşayabildikleri gibi, yetişkinlere benzer şekilde sosyal geri çekilme, ilgi ve etkinlikte azalma, arkadaş ilişkilerinde bozulma, okul başarısında düşme, okul ve evden kaçma, madde ve alkol kullanma eğilimi ile intihar düşünce ve girişimleri şeklinde depresyon belirtileri gösterebilirler. Ergenlerde psikoterapinin çok önemli bir yeri vardır. Riskli ve ağır durumlarda ilaç tedavisi eklenmesi gerekebilir.