Dr. Özlem Albayrak

Ergenlik çağına geldiklerinde çocukların beyin gelişimi artık neredeyse tamamlanmış görünür. Ancak tamamlanması gereken %10’luk bölüm ve beyindeki nöronların şekil alma dönemi asıl olarak bu dönemdir. Beyni tıpkı bir ağaca benzetirsek, büyüyen ağacın dallarının budanması ve daha sağlıklı olarak büyüyüp meyve vermesini sağlayan bir dönemdir ergenlik.  Bu nedenle de önemli psikolojik hastalıkların çoğu bu dönemde ortaya çıkmaya başlar. Depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni ve uyuşturucu bağımlılığı sıklıkla bu dönemde başlangıç gösterir. Bunlara ek olarak, hormonların da etkisi ile özdenetimi yeterli olmayan ergenler risk almaya meyillidir. Bu önemli dönemde yapılan tedaviler ve özellikle güvenli bir psikoterapi süreci, yaşam boyu ruh sağlığı açısından büyük önem taşır.

Ergenlik sosyal ilişki ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Cinsel olarak olgunlaşma ve anne-babadan ayrışarak bağımsızlığa geçiş aşaması olarak tanımlanabilir. Bu durum büyüme ve değişim için pek çok fırsat sunar. Gözlemlerim ve bilimsel literatürler, bu geçiş aşamasının aileler tarafından kabullenilmesinin, uyumunu artırdığını ve riskli davranışların azaldığını söylüyor. Çocuklarının özdenetim gelişimine önem veren ve çocukları ile iyi ilişkiler kurmuş olan ebeveynler ergenlik döneminde daha şanslı olurlar. Kardeşler arasındaki iyi ilişkiler de ergenlik döneminde uyumu artırır.

Aile çocuğuna kontrollü bir şekilde tutarlı bağımsızlık alanları yaratamaz ise, çocuk kendisini baskı altında hissederek  agresif tutum sergileyebilir. Aileden uzaklaşır ve ilişkileri bozulur. Sosyal alanlarda yanlış arkadaşlıklar, kötü alışkanlıklar,  günümüzün tehlikeli internet ortamında yanlış kişilerle arkadaşlık yapabilme riski artar. Bu dönemde ailelerin çocukların üzerindeki ilgilerini azaltmamaları ve onlara anlayışlı ve güvenli sosyal ortamlar sunmaları çok önemlidir.